Paris

Herkesin bildiği, tekrar tekrar görmeyi arzuladığı, dünyanın en meşhur ve en romantik şehri: PARİS. Her yıl milyonlarca insanın akın ettiği Fransa'nın başkenti Paris. Böyle bir şehre gitmeden önce eminim herkes detaylı bir gezi planı yapmak isteyecektir. Peki muazzam güzellikleri barındıran Paris şehrinde nereleri gezmeliyiz?

1. EIFFEL KULESİ

Eiffel Kulesi

Öncelikle sizlere Eiffel kulesi hakkında kısa bir vikipedi bilgisi vereyim. Fransız ihtilalinin 100. yılına yetiştirmek amacıyla yapımına 1887 yılında bir girişimci olan Gustavo Eiffel tarafından başlanıyor. 2000 kişinin çalıştığı, 300 metre irtifaya sahip bu devasa yapı, üç yılda tamamlanıyor. İlginctir ki yapımı esnasında o zamanın mimarlar odası, bu kule hakkında çürük raporu veriyor. Gustavo Eiffel tüm servetini bu şahesere harcamışken, bu karar sonrası adeta yıkılıyor. Oturup tüm planları gözden geçiriyor ve bu kulenin çökmeyeceğini, hem de ne kadar sağlam olduğunu ispatlıyor. Yakın zamana kadar Eiffel ailesinin şahsi mülkiyeti olan kuleye, devlet 2001 yılında el koyuyor.

Paris'in simgesi Eiffel kulesi kimilerine göre özellikle gece saatlerinde ziyaretçilerine sunduğu görsel şöleniyle mutlaka görülmesi gereken eşsiz yerlerden biri, kimilerine göre de gereksiz bir demir yığını (Hatta dönemin Parizyen sanatçıları mimarisinin rezalet olduğu ve Paris’in görsel itibarını zedeleyeceği sebebiyle yapımına karşı kampanyalar başlatmıştır. Bu konuda en bilinen hikaye İngiliz şair, sanatçı William Morris’in zamanının çoğunu Eyfel’de geçirmesi üzerinedir. Kendisine “Kule herkesten çok sizi cezbediyor” dendiğinde, “Koca Paris’te bu çirkin demir yığınını görmediğim tek yer burası olduğu için burada oturuyorum” der.)

Gerek müzeleri olsun gerek dini yapıları, her adımda dört bir yanınızda gördüğünüz hatta bir yerden sonra artık garipseme sürecini üzerinizden atabildiğiniz heykelleri olsun, her yapı her güzellik benim için Paris'in simgesi adayı olabilecek potansiyelde. Bu sebepdendir ki, ziyaretçiler bazen Paris'te bulunan birçok güzelliğe haksızlık yapıldığını düşünmekte ve Eiffel kulesini demir yığınına benzetip içindeki kızgınlığı biraz olsa atmak istemektedirler. Hatta bazı ziyaretçiler kulenin tamamen ticari amaçla bu kadar şişirildiğini düşünmektetir. Aslına bakarsanız beğenip beğenmemek biraz da beklentilerle alakalı bir şey. Farzedin ki arkadaşınızla sinemaya gideceksiniz. Arkadaşınız filmle alakalı araştırmalar yapmış ve gelip size filmin son yılların en iyi filmi olduğunu, yorumlarda herkesin filme hayran kaldığını söylüyor. Sizin filme dair beklentileriniz artmaz mı? Elbetteki artar. Ama işin aslı hiç de öyle değildir. Film belki şahanedir, ama sizin beklentilerinizin çok çok aşağısındadır. Böyle şahane bir filme haksızlık etmiş olmadınız mı şimdi. Kim ne kadar çabalasa da günlerce dil dökse de o sizin için başarısız bir sinema filmi olmuştur. Oldu mu şimdi? Yapmayın öyle. Benim naçizane tavsiyem, bir yere gitmek mi istiyorsunuz, fazla düşünmeyin gidin. Çok fazla araştırmayın, bazı özelliklerini bilmeyin. Bir an önce gidin ve keşfedin. Bunun verdiği hazzı hiçbir şey vermeyecektir çünkü. Hatta gündüzü hoş ama akşamı bir başka güzel olan Eiffel'in önündeki parkta kahve içerken ışıklarını ve insanları izlemek gün boyunca yaptığınız gezilerin tatlı yorgunluğunu atmanızı şiddetle öneririm.

Bunun dışında, Eiffel kulesine çıkılabilir mi? diye soracak olursanız, cevabımız evet. Eyfel Kulesi’nin tepesinde bir seyir terası bulunmaktadır. Alt kısımlarında da iki adet seyir platformu bulunmaktadır. İlk iki kata asansör ve merdiven ile çıkılabilirken, zirvede bulunan terasa ise sadece asansör ile çıkılabilmektedir. Zirveye doğru çıktıkça fiyatlar da artmaktadır, fakat 2. kat Paris manzarasını deneyimlemek adına yeterli olacaktır. Arzu ederseniz, internetten online bilet satın alabilirsiniz. Biletlerin güncel fiyatlarını da Eiffel kulesinin resmi sitesinden takip edebilirsiniz. Ziyaretçilere açık olan platformlar 57.metrede, 115.metrede ve 276.metrede bulunmaktadır. Birinci ve ikinci katlar restoranlar bulunmaktadır. Yine ilk katta Eyfel Kulesi’nin tarihinin anlatıldığı bir sergi mevcuttur.

2. LOUVRE MÜZESİ

Louvre Müzesi

Dünyanın en çok ziyaret edilen ve en önemli müzesi desek abartmış olmayız herhalde. Adeta mahşer meydanı. Fakat orada olmak ve o muhteşem eserleri görmek muazzam bir ayrıcalık. Sanat düşkünüyseniz ve vaktiniz de kısıtlı değilse, Louvre müzesi için bir hafta ayırmanızı öneririm. Sanatı severim saygım var Mona Lisa, Venüs heykeli, Kanatlı Zafer heykeli gibi eserleri görmeden gitmek istemiyorum fakat ilgimi çeken başka yerler var onlara daha çok vakit ayırmak istiyorum diyorsanız kalabalığı yarıp sadece görmeyi çok arzuladığınız eserleri incelerseniz 1 günlük bir süre de sizin için yeterli olacaktır.

Ayrıca aldığınız biletle gir çık yapmanız, biraz hava alıp sonrasından tekrar devam etmeniz mümkündür, kesinlikle biletinizi iyi muhafaza edin, kaybetmeyin.

3. ORSAY MÜZESİ

 
Orsay Müzesi

Louvre Müzesi kadar olmasa da Paris'in en önemli müzeleri arasındadır. Louvre Müzesine nazaran daha sakindir. En az onun kadar etkileyicidir. Görülmesi gereken birçok heykel ve tablolar vardır. Fakat önceliğiniz her zaman Louvre müzesi olsun.

4. NOTR' DAME DE PARIS

 
Notr' Dame De Paris

 
Notr' Dame De Paris Manzarası

Hem tarihi hem mimari açıdan çok büyük öneme sahip bu katedrali Victor Hugo'nun "Notredame'ın Kamburu" kitabından hatırlayabilirsiniz. İnşaatı uzun sürmüş, şeytani yaratık figürleri kötülüklerden korunmak için dış cephenin her köşesine yapılmış gotik bir yapı. Kuleye çıkmak için yaklaşık 400 basamak çıkmayı göze almalısınız. İçerisi ücretsiz, fakat kuleye çıkmak için ücret ödemek durumundasınız

5. ZAFER TAKI

Zafer Takı

Zafer Takı’nın tarihi 1805 yılına dayanmaktadır. Napolyon, en büyük zaferi olan Austerlitz Savaşı’nın ardından askerlerine “Eve döndüğünüz zaman zafer taklarının altından geçeceksiniz” demiş ve ertesi yıl takın yapım çalışmaları başlamıştır. Ne yazık ki planlar Napolyon’un istediği gibi gitmemiş, Napolyon’un yıllar içinde gücünü yitirmesi ve Mimar Jean Chalgrin’in planlarına müdahale edilmesi gibi nedenlerden dolayı yapı ancak tam 30 sene sonra, 1936 yılında tamamlanabilmiştir. Hareketli bir ömrün ardından, 1821 yılında Atlantik’teki Saint Helena Adası’nda, 51 yaşında ölen Napolyon’un külleri 1940 yılında Paris’e getirilmiştir. Mezarının bulunduğu Les Invalides’e doğru yol alan cenaze alayı Zafer Takı’nın altından geçmiştir.

Takın en önemli bölümlerinden biri Seyir Terası’dır. Zafer Takı’nın en üst katına çıkarak muhteşem Paris manzarasını bir de bu noktadan seyredebilirsiniz. Zafer Takı, Şanzelize Caddesi'nin başlangıcında bulunmaktadır.

6. RIVER SEINE

River Seine

Fransan'ın en önemli nehirlerinden biridir. Özellikle nehir üzerinde yapılan tekne turu ile Paris'in özetini soluma imkanı tanıyor. Birçok tarihi mekanı, köprüleri ve daha birçok güzelliği farklı açılardan fotoğraflamanızı mümkün kılıyor.

7. PARIS DISNEYLAND

 
Paris Disneyland

Dünyanın birkaç yerinde şubesi bulunan ve Paris'e 32 km. uzaklıkta olan Paris Disneyland'a gitmek, büyük ya da küçük her gezgin için kesinlikle muhteşem bir aktivite olacaktır. Yaş farketmeksizin azımsanmayacak çoğunluk, yıllardır buraya gidebilmenin hayalini yaşıyor. Bunun farkında olacaklar ki birçok seyahat acentası Paris Disneyland için özel turlar dahi düzenleniyor. Vaktiniz varsa bu eğlencenin tadını doya doya çıkarmanızı öneririm.

8. CHAMP'S ELYEESE, CIMETIERE DU PERA-LACHAISE

 
Champ's Elyeese

Bunun dışında Paris'in en güzel caddesi Champ’s Elyeese'i gezip doyasıya alışveriş yapabilir, dünyanın en meşhur mezarlığı Cimetiere du Pera-Lachaise'e gidip Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Victor Hugo gibi isimleri ziyaret edebilir ve eğer meraklısıysanız o müze senin bu müze benim seyahatinizi dolu dolu geçirebilirsiniz.